27 Eylül 2017 Çarşamba

Operasyon Haftası

Seni ezdiğimde bile beni atmadın, ne olmuş 2-3 tekme attıysam?

Tarihinin en görkemli dönemini yaşarken bile Fenerbahçe'ye karşı Halis Özkahya ve yardımcısının hediye ettiği maç dışında galibiyeti olmayan Beşiktaş yine büyük umutlarla geldiği Kadıköy'den eli boş döndü. Maç bitimiyle beraber sahada Fenerbahçe'nin bileğini bükemeyenler saha dışında gelecek haftaların yatırımını yapmaya başladı.

Yapılan algı operasyonuna değinmeden önce maçtaki pozisyonlara değinelim. Beşiktaş'ın verilmeyen 1 penaltısı ve kesilen 1 gol pozisyonu var. Beşiktaş'ın sayılmayan golü diye bir şey yok. Bu pozisyonlardan önce Pepe'nin Janssen'e attığı bir dirsek var. Direkt kırmızı kart olması gereken bu pozisyona faul bile verilmedi. Quaresma yaptığı ilk sarı kartlık hareketten dolayı atıldı çünkü daha önceden Souza ve Valbuena'ya yaptığı direkt kırmızı kartlık 2 pozisyon 1 sarı kartla es geçildi. Talisca'nın Ozan'a attığı en az sarı kartlık tekmeye faul bile verilmedi. Medel'in Valbuena'ya yaptığı en az sarı kartlık hareket es geçildi. Verilen 2 penaltı ve kırmızı kartlarda bir sıkıntı yok. 

Hakemin kötü maç yönettiği kesin ama bu lanse edildiği gibi tek taraflı bir olay değil. Siyasetçilerden sözde spor programlarına kadar yapılan algı operasyonlarının amacı ise hakemleri baskı altına alıp gelecek haftalarda Fenerbahçe'yi sahada doğratmak ve kendilerine avantaj sağlamaktan başka bir şey  değil. 

Algı operasyonunun ilk aşaması olarak Ali Palabıyık sanki Fenerbahçe lehine bir maç yönetmiş algısını topluma yerleştirdiler. Bunun sonucu olarak Ali Palabıyık'a maç aldırmayacaklar. Şimdiden basında Ali Palabıyık'ın 6 hafta dinlendirileceği konuşuluyor. Tüm bunlar Fenerbahçe'nin maçlarını yönetecek hakemlere mesaj olarak gidecek ve karşılığı sahada Fenerbahçe'nin doğranması olarak ortaya çıkacak.

Geçtiğimiz sezonlarda Fenerbahçe maçlarında yaşanan hakem hataları sonrasında neler yaşandığına bakalım.

Bu tablo geçen sezon Fenerbahçe lehine yada aleyhine yaşanan hakem hataları ve sonrasında hakemlerin dinlendirilme sürelerini gösteriyor.


Fenerbahçe aleyhine hata yapan hakemler en fazla 1 maç haftası dinlendirildikten sonra Süper Lig'e geri dönmüşler. Fenerbahçe lehine hata yapan hakemler önce ceza olarak 1.Lig'e yollanmış; Süper Lig'e 4 maç haftası ardından dönebilmişler.  

2015-2016 Sezonu'nun 6.haftasında oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe maçı Türk futbol tarihinin en karanlık maçlarından biridir. O maçta galibi belirleyen Halis Özkahya 10.hafta Süper Lig'e geri dönmüş. Ali Palabıyık için bahsedilen 6 hafta cezaya maruz kalmamış.

Aynı hakem 2012-2013 Sezonu'nun 15.haftasında Galatasaray-Fenerbahçe maçında Meireles'i atmış ve raporuna olmayan tükürüğü sanki varmış gibi yazmıştı. Bu hakem o sezonun 16.haftasında maça çıktı.

Aynı sezonun 12.haftasında Fırat Aydınus rakip takım futbolcusunun ağzından çıkan bir söz yüzünden Fenerbahçeli futbolcuya kırmızı kart gösterdi. O sezonun 15.haftasında 1.Lig maçına çıkan hakem; 16.haftada Süper Lig'e geri dönmüş.

Fenerbahçe aleyhine böylesine hatalar yapıldığında bile verilmeyen 6 maç cezanın 1 penaltı yüzünden Ali Palabıyık'a verilecek olması ligin kalanı için hakemlere açıkça Fenerbahçe'yi doğrayın mesajı yollamaktır. 

Bazı gazetelerin 2015-2016 Sezonu'nda Beşiktaş'a ikram edilen maç sonrası ve Fenerbahçe'nin hakkıyla kazandığı bu maç sonrası attıkları sürmanşetler arasındaki fark algı operasyonuna çok net örnekler:



Algı operasyonları yapılmaya devam ederken Fenerbahçe yönetimi her zamanki gibi sessizce bunları izliyor. Fenerbahçe bedelini sahada ödedikten yani iş işten geçtikten sonra çıkar konuşurlar. Taraftarlar kendi çabalarıyla bu operasyona karşı durmaya çalışırken yönetimin hiçbir şey yapmaması insanları çıldırtıyor. 

Yıllardır süre gelen bu döngü de kısmetse önümüzdeki mayıs ayında Fenerbahçe'nin kendine yakışan başkana kavuşmasıyla son bulacak. 







22 Eylül 2017 Cuma

Neden Ali Koç?

Çocuklar bile biliyor Ali, Fener'i çok seviyor.
Taraftarlar gönül verdikleri kulüpleri yöneten yöneticilerden kulüplerini sportif başarılara ulaştırmalarını beklerler. Kulüpten çıkarı olmayan,kafasını saçma sapan şeylerle bozmamış Fenerbahçeliler için de durum aynı ve Fenerbahçe bir süredir bu başarılardan uzak. Fenerbahçeliler başarının yanında güç,sevgi,ihtişam ve kaliteye de hasret. Kuşkusuz ki bunlarsız bir Fenerbahçe düşünülemez. Tekrar eski günlere kavuşmak için en büyük umut da mayıstaki kongre...

Peki neden Ali Koç? Önce sportif başarı kısmından başlayalım. Her ne kadar çok başarılı olacağına inansam da Ali Koç dahil kimse için sportif başarının garantisi yok,özellikle ülkemizde futbolun dinamikleri çok farklı. Başarılı olan bazı kulüpler saha içinden daha çok saha dışında çalışıyor. Yine de en kötü ihtimalle bile Ali Koç G.Saray'ın şampiyonluk oranını neredeyse 3 katına çıkartan,en çok G.Saray şampiyonluğu gören başkan gibi unvanlara sahip olmaz.

Başarının garantisi yok ama hedefe giden yolda doğru adımları atarak başarılı olma ihtimalini arttırabilirsin.

Fenerbahçe'nin altyapı, oyuncu izleme ve transfer etme, transfer zamanlaması, oyuncu ve teknik direktör seçimi konusunda taraftarın beklentisini karşılayamama gibi bir sürü sıkıntısı var.

Bir tarafta yaklaşık 20 yıl başkanlık yapıp altyapıdan 1-2 futbolcu dışında kimseyi çıkartamayan ve bu sürenin sonunda kurtuluşun Altınordu modelinde olduğunu söyleyen bir başkan var. Bu başkanın altyapı konusunda daha önce attığı 2 adım da uzun soluklu olmadı. Çünkü bu kulüpte bir plan dahilinde ihtiyaca,beklentilere uygun hareket edilmiyor. Diğer tarafta gidip bizzat yerinde Altınordu modelini inceleyen bir başkan adayı var.

Fenerbahçe 2006 yılında kulübün 100.yılına Şampiyonlar Ligi'nden elendikten sonra son hafta yapılan 3-4 yabancı oyuncu transferiyle başlamıştı. 2017 yılında hala aynı şeyleri yaşıyoruz. Çünkü oyuncu izleme ve transfer etme çağın gerektiği şekilde bir futbol aklının ortaya koyduğu plan dahilinde yapılmıyor. Bugün transferde Fenerbahçe ile herhangi bir Anadolu kulübü arasındaki tek fark menajerlerin önerdiği futbolcular arasından daha pahalısını almak.

Tribüne gidip "Fenerbahçe bu sezon şampiyon olacak. 60 gol atıp 20 gol yiyerek mi şampiyon olsun yoksa 90 gol atıp 40 gol yiyerek mi?" diye sorsanız çok büyük çoğunluk ikincisini seçer. Fenerbahçe taraftarının talep ettiği coşkulu,önde basan,bol pozisyona giren bir takım. Bu kulüp elbette her sezon şampiyon olamaz ama her sezon kadrosunu ve teknik direktörünü buna uygun seçebilir. En basitinden Fenerbahçe'nin 2014 sonrası kadro planlaması ve teknik direktör seçimleri ise bunun tam tersi.

Başta ekonomik sıkıntılar olmak üzere bu şekilde daha birçok sorundan bahsedebiliriz ama uzun lafın kısası şu ki:

Ali Koç başkanlığında Fenerbahçe belki her sezon şampiyon olamaz ama Fenerbahçe'nin bir futbol aklı olur. Bu akıl transferde Fenerbahçe'yi menajerlerin kucağından kurtatır. Fenerbahçe'ye çağın gerekliliklerine uygun şekilde bir altyapı ve oyuncu izleme ekibi kazandırır. Fenerbahçe kadrosunu ve teknik ekibini taraftarın beklentilerine uygun şekilde oluşturur. Doğruları yaparsan başarı ihtimalin de artar.

Four Seasons Bosphorus Otel'den Anadolu'daki Fenerbahçeli
 çocuğun yüreğine dokunabilen adam Fenerbahçe Başkanı olur.
Sportif başarı kısmı dışında kalan güç,taraftar ilişkileri,kalite gibi konularda Ali Koç hakkında olumlu konuşmak çok daha kolay.

Ali Koç başkan olduğunda,

Fenerbahçeli çocuklar formaları lisanslı değil diye terslenmez, imza istekleri geri çevrilmez.
Fenerbahçe tribünleri Fenerbahçe taraftarına kapatılmaz,kombineler iptal edilmez.
Fenerbahçe stadına,salonuna girerken kapıdaki görevlinin kafasına göre seçilmek zorunda kalmazsınız.
Sicili kabarık,mahalle kabadayıları Fenerbahçe tribünlerinde taraftarı tehdit etmek,dövmek için dolaşmaz.
Fenerbahçe sezona sponsorsuz başlamaz,amatör branşlarda sponsor bulunamadığı için bütçeler küçülmek zorunda kalmaz.
FB TV'de Alaatin Metin, Uzay Gökerman seviyesine mahkum kalmayız.
Fenerbahçe yöneticileri Fenerbahçe taraftarlarının kimlik bilgilerini ifşa etmez.
Kulüpten maaş alan kişilerin yönettiği sözde taraftar hesapları Fenerbahçe taraftarlarını tehdit edemez.
Onu rakip kulüp başkanı tokatlarken yada trafikte motorcularla kavga ederken görmezsiniz.
Onun Fenerbahçe taraftarlarını Fenerium'a sokmadığına yada onların üstüne saldırdığına şahit olmazsınız.
Fenerbahçe maçlarının biletleri karaborsada normal fiyatının altında kadınlar taciz edilerek satılmaz.
O, kendisine "büyük başkan" desinler diye kimseye otoparklarda bilet dağıtmaz.
Kulüp çalışanları,dernek üyeleri,havuz tayfası vs. arasında dalkavuklar yine olur ama bunlar şimdiki kadar kulüpten çıkar elde edemez.
O, bir söz verdiğinde tutar. Olur da tutamazsa özür diler; tutamadığı sözler boyunu aşarsa istifa eder.

Aslında kongrenin mevcut başkanının bir daha seçilmemesi ve zaten Fenerbahçe taraftarının başkanı olan Ali Koç'un kongrenin de başkanı olması için daha birçok sebep yazabiliriz ama daha fazla uzatmaya gerek yok.

Çünkü sorunun cevabı çok basit: Fenerbahçeliler öyle istiyor.

*İlk resmin altındaki yazı Twitter'daki @OkulAcikcom hesabından alınmıştır.


13 Eylül 2017 Çarşamba

Fenerbahçe'yi Özledik

Şimdilerde sevgisiz,başarısız,güçsüz Fenerbahçe var. Kendi çıkarlarını Fenerbahçe'nin menfaatlerinin önüne koymuş yöneticiler ve sözde Fenerbahçeliler var. Belki eskiden de varlardı ama şimdi daha çoklar,sosyal medya etkisiyle daha çok göze çarpıyorlar.

Kulüp mükemmel yönetilse de belki bir daha eskinin tadı hiç olmayacak.Fakat bugünlerde tarihinin en kötü günlerini yaşayan Fenerbahçe'ye dair insan eskileri daha çok özlüyor.

Sadece yaşadığımız değil; okuduğumuz,izlediğimiz,gördüğümüz,dinlediğimiz Fenerbahçe'yi de özlüyoruz. Gelecekte eski günleri tekrar yaşamanın hayalini kurarken eski dergilerden aldığım bazı fotoğraflarla,yazılarla o günleri bir daha hatırlayalım.

Bugünlerde Fenerbahçe yıllardır uygulanan,dikta yönetimlerini anımsatan tribün politikaları sebebiyle Türkiye'nin en dolu tribünleri önünde oynama özelliğini kaybetti.Tıpkı bugünlerdeki gibi şampiyonluksuz geçmiş 3 sezonun ardından 1988-1989 sezonunda Fenerbahçe tribünleri...


O dönem için seyirci rekorunun kırıldığı Altay maçına dair tribün görüntüleri ve bu olayla ilgili Ergun Hiçyılmaz tarafından yazılmış yazı...


Birdiler… İki oldular… On oldular… Bin ve on bin ve elli ve yetmiş bin oldular… Bir çekirge bulutu gibi çöktüler İzmir’in üstüne..
Altaylı falan değil, İzmir Fenerkent’ti…
Ve anlaşıldı ki Fenerbahçe’nin sahibi, Kadıköy’den çok Türkiye’dir.
Tribünlerdeki bayrakları, flamaları, Sümerbank çift vardiya çalışsa iki ayda imal edemezdi. Dönerinden pidesine, kokoreçinden böreğine kadar mideye inen ve çokca sarı lacivert soslu olan erzak ise Sudan’ı açlıktan kurtarabilirdi. İçilmiş sular yeni bir Terkos Gölü, kasaya giren para ise Altay bütçesiydi.
Tribünlere tutsak edilmiş 70 bin ile, kulağı kirişteki milyonları tarif için kelimeler kifayetsizdir. Ve Hıncal Uluç “Büyük stada gerek yoktur.” derken, şurdan yüzde yüz haklıdır: Çünkü bir tane Fenerbahçe vardır.. Fenerbahçe olmazsa kim dolduracak stadları, kasaları? Nasıl “büyük” olacak Altay ve diğerleri..
(Ergun Hiçyılmaz)


En büyük Fener,başka büyük yok.


Fenerbahçe her şeydir.


Böyle büyük Fenerbahçe seyircisiyle büyüktür. Fenerbahçe'nin kazandığı başarıların ardında yönetimin, futbolcunun ve hepsinden fazla taraftarın payı vardır. Skor ne olursa olsun desteklerini eksik etmez, umutlarını kaybetmezler. 3-0'lar bu seyirciyle 4-3'e çevrilir. İşte bu büyük bayrak bu büyük taraftarın simgesidir.


Fenerbahçe taraftarıyla büyüktür ve o taraftar 103 gollü sezonda bile hücuma,gole doymaz.Fenerbahçeliler için sevgi,güç ve başarı olmazsa olmazdır. 


Şimdilerin Galatasaray yöneticisi Cengiz Özyalçın ve Beşiktaşlı rakibi Ertuğrul Alper, Kadıköy Belediye Başkanlığı için Fenerbahçelilere vaatlerini anlatıyor. Çünkü Kadıköy Fenerbahçelilerindir. 





Fenerbahçe'nin kurtuluş savaşının sonucunun belli olacağı mayıs ayı öncesinde hile,tehdit gibi konular gündeme gelmeye başladı.Fenerbahçe halktır,Türkiye'dir. Fenerbahçe bir grup menfaatçinin çıkarlarının, milyonların kararının önüne geçtiği bir yer olmamalı. Kendisini satmamış her Fenerbahçeli mayısta sandığa giderken bunları aklından çıkarmamalı. 

Hadi gel,müjdeler ver...